EBEDİYETE HİCRET
- nisbet dergi
- 28 Eyl 2023
- 3 dakikada okunur
Var oluşumuzun irademizle gerçekleşmediği gibi ölümümüzün de irademizle gerçekleşmeyeceği Hazreti Âdem (a.s.)’dan günümüze kadar kabul etmeye mecbur olduğumuz gerçeğimizdir. İnsanoğlunun yaratılış kodları vardır. Bunlardan biri de sonsuzluğu, sınırsızlığı arama duygusudur. Buna çözüm olarak binlerce yıl ölümsüzlüğe çare aramış insanoğlu.

Antik dönemde simyacılar, gençlik iksiri ile doktorlar ölümsüzlük için çalışmalar yapmış, günümüz modern teknolojisi, tıp ve bilim bu çabadan kopmamış, ölüm ve yaşlılığı sona erdirme yolunda çalışmaya devam etmektedirler. Genetik hastaların tedavisinden kök hücreye, genetik mühendisliğinden biyoteknolojiye kadar birçok alan çalışmalarını beyhude bir hayalle sürdürmektedirler. Kuzey Kaliforniya’daki San Francisco Körfez Bölgesi’nin güneyinde kurulan, ileri teknoloji, inovasyon, risk sermayesi ve sosyal medya şirketlerinin küresel merkezi olarak görülen Silikon Vadisi, ölümsüzlüğün peşinde koşan milyarderlerin küresel teknoloji merkezidir. Dünyanın en zenginlerinden Mark Zuckerberg, Jeff Bezos gibi yatırımcılarıyla ölümsüzlük projelerine destek oluyorlar. İlk insandan 21. asıra kadar süren bu içsel dürtü, dünyanın sonu dediğimiz kıyamete kadar devam edecektir muhakkak. Peki bu yüzyıla kadar ölüme çare bulunamadıysa insanoğlu ölüm gerçeğini nasıl kabullenecek? Ve bir gerçek var ki ölümden sonraki hayat… İnanıyoruz ki ölümden sonra sınırsız bir hayat var. Olmasa Allah (c.c.) bu dürtüyü kalbe koymazdı. İslam âlimleri buyuruyor ki, Allah mideyi yaratmış ancak bir sınırı ve kapasitesi var. Gözün gördüğü en uzak noktanın bir sınırı var. Ötesini görmemek inkâra kapı aralamaz, çünkü biliriz ötesi olduğunu. Ölümden sonra hayat olmasaydı kalpteki bu sonsuzluk hissi yaratılmazdı. Öyle ki bizler ölümden kaçsak da bize hazırlanan mavera var.
İnsanoğlu dünyaya gönderildiği andan itibaren ihtiyaçlarıyla hayatını idame ettirir. Ekonomide “Sınırsız ihtiyaçları sınırlı kaynaklarla karşılama özelliği” olarak tanımlanan ihtiyacın hiç bitmemesine vurgu yapılması, sınırsızlık dürtüsünün bilimce açıklanmış hâlidir. Sad suresi 72 ayetiyle Cenabı Allah “Onu bir biçime sokup ruhumdan üflediğim zaman siz onun için hemen secdeye kapanın” derken, kendi ruhundan, yani sonsuz, sınırsız, baki olandan yaratıldığımızı bildirir. Sonsuzluktan gelen ruh, sonsuzluğu arar ve sonsuzluğa göçer. Küreselcilerin milyar dolarlarını sarf ederek ölümsüzlüğün peşinde koşması ve bu hayali kurması boşuna değildir elbette. Perdenin diğer tarafında ölümün çaresini bulmuş ama bunun için tek yolun da “Ölmeden önce ölünüz.” hadisini muhatap almış İslam halifeleri vardır. Onlar için ölüm yaşarken gerçekleşen, nefislerini mertebe mertebe Cenab-ı Allah’ın huzuruna hazır hâle getiren Allah’ın veli kullarına ölüm hadisesi düğün olmuştur. Mevlana Celaleddin Hazretleri, vefatına yakın rahatsızlanır ve terennüm ile dilinden şu sözler dökülür:
“Sevenle sevgili arasında zardan bir gömlek kaldı. Ben, benden soyundum; O hayalden soyundu. Şimdi vuslat sahasının son sınırında salınmadayım.” Ölmeden önce ölmek seçkin insanlara mahsustur. Yunus Emre adeta bir ölümsüzlük yolcusu olarak “Allah dostları ölmezler, bir memleketten başka bir memlekete nakledilirler.” sözündeki hikmetin idraki içindedir ki bu idraki şiirlerine ne güzel aksettirir.
““Ten fanidir can ölmez, gidenler geri gelmez.
Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil.”
Yunus Emre
O hâlde esas olan, dünyadan ahirete giderken hangi yolda hangi yolcuyla olduğumuzdur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hadisinde “Kişi sevdiği ile berberdir.” buyurmaktadır. Allah’ın veli kulları “Gül yağcılarla oturanın, kendisi gül yağcı olmasa dahi onlarla oturması sebebiyle o koku üzerine siner. Körükçülerle oturan, kendisi yapmasa dahi o is üzerine siner.” buyurur. Dünya hayatı fani, geçici… Bebeğinden gencine, kadınından erkeğine vuku bulan ölüm bir gün bizi de bulacak. Arkadaş seçerken İslam’ın tertemiz yolunu tercih ancak insanı kurtarır. Dünya bir ticaret yeri... Mühim olan hangi ticaret ile meşgul olduğumuz. Ya dünyaya çalışıp birikimlerimizi de bedenimiz gibi fanileştiririz ya da ahiret yolunda âb-ı hayat olup, bire on bire yüz bire bin veren Allah’ın kulu oluruz. Küreselciler kazanç ve sermayelerini dünyaya tercih etmiş ve Allah’tan gafil bir hâlde bizleri de kendi çarklarına dâhil etmektedirler.Uyanmak, kendimizle yüzleşmek ve Allah’a yaklaşmak için harekete geçmeliyiz. Çocuklarımızı ve gençlerimizi kendi çarklarına çeken hareketlere karşı Müslüman uyanık olmalıdır. Gençlere büyük görevler düşmekte. Allah’ı arayan gence ne mutlu! Arayan bulur, bulan da artık arama yoluna girmez çünkü asıl gaye Cenab-ı Allah’ı bulup kâinatın Eşref-i Mahluk’u olmuştur. Son olarak bir gün bu rüya bitecek. İnsan uyandığında geride bıraktıklarına üzülecek. Aramak, bulmak ve bulduğu ile aşka doymak duasıyla..
Kaynaklar
Kurân-ı Kerîm ve Açıklamalı Meâli. (2018). (Elmalılı Hamdi Yazır), İstanbul: Huzur Yay.
.
Comments