TASAVVUFTA NAZAR NEDİR?
- nisbet dergi
- 1 Kas 2023
- 6 dakikada okunur
Ey cemâlinde cevabı her suâl
Şüphesinde hal olur bî-kîl ü kâl
(Ey sevgili! Her sualin cevabı cemalinde/şüphe hal olur lafsız, sözsüz sende)
(Dürrül Maarif)
Nuru bütün mahlûkatı kapsayan yaratılmış olanların en güzeli, en özeli iki cihan Sultanımız kıymetli Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in en büyük mucizelerinden biri huzuruna gelen kişilerin onun bir bakışı ile bir anda her şeyi bırakıp “Fedâke Ebî ve Ümmî Yâ Resulallah” yani “anam babam sana feda olsun” noktasına gelip Müslüman olmasıdır. (Müslim, 7/125) Sahabe-i Kîram Efendilerimizin sahabelik vasfını kazanmaları için 2 şarttan birincisi kelime-i şahadet getirip Müslüman olmaları, ikincisi Resulullah’ın (s.a.v.) yaratılmış bütün güzellikleri kıskandıran gül cemalindeki Rahmâni bakışlarının muhatabı olmaktır. Anlaşılması akıldan ziyade kalbe muhtaç olan nazar açıklanması itibariyle zor bir konu olduğu için yazımızda Hadisi şerifler ve Allah dostlarının sözlerinden örneklerle açıklamaya çalıştık. Rabbim Anlamayı ve anlatmayı nasip etsin.
Tasavvufta çok önemli unsurlardan biri olan ve kişinin Mürşidinden yani hocasından huzuruna giderek aynı Ashab-ı Kiram Efendilerimiz gibi faydalanma usulünü anlatan nazarın kelime anlamı: “Bir şey hakkında tefekküre dalma, nazarî araştırmalar yapma”dır (Kutluer, 2023). Kıymetli Üstadımız tasavvufun günümüzdeki en önemli temsilcisi Seyda Alameddin-i el Nurşini Hazretleri bir sohbetinde nazar konusunu şöyle açıklamıştır: “Nazar nedir? Nazar denilen şey, mürşidin sana bakması değildir, o sohbetler esnasında bize gönderdikleri manevi hediyelerdir. Mürşid kapının arkasında da olsa, uzak şehirde de olsa manevi nazarları hep üzerimizdedir. O manevi nazarlardan istifade eden insan, zaten onlardan gerçek manada fayda sağlıyor demektir.“ (26.02.1013) Nazar bizim anladığımız gibi sade bir bakış değil; Allah Teâla Hazretlerinin insan bahsetmiş olduğu ve kendi hakikatini bulmamızı sağlayacak güzellikler ummanında kaybolmadır. İlahi sırrına ermiş kâmil kullarına vermiş olduğu mucizevi bir ikramdır. İkram sahibi bizim aklımızın ötesinde hazineye sahip olunca verdiği manevi hediyeler de bu ölçüde büyük olur. Bu manevi hediyeler kötüyü güzele çevirme, eğriyi düzeltme, hastayı iyileştirme, var olanı yok etme ve yok olanı var etme gibi sayamayacağımız birçok güce sahiptir. Bu halin sınırları Yaratıcısı ölçüsünde sınırsızdır. Aklımıza gelen her güzellik bu halin sınırlarına dahildir.

İmam Sühreverdi (k.s.), Allah Teâla Hazretlerinin nazargâhı olan Allah dostlarının kalplerinin Müslümanlara tesirlerini şöyle anlatmıştır: “Salih ve sadık kimselerle her buluşmada müridin edep ve takvası artar. Ehlullahın sözleri gibi, nurlu nazarları da fayda verir. Nazarı sana fayda vermeyenin, sözü de fayda sağlamaz” denmiştir. (Sühreverdi, 2018:151/152) Yani, bir kâmil mürşid müridlerine diliyle anlattığından daha çok, hâli, edebi ve heybetiyle konuşur. Sadık bir mürid, mürşidinin sükûtuna, konuşmasına, halkın içindeki hâline, yalnızlıktaki edebine yani bütün hâl ve hareketlerine bakarak istifade eder. İşte bu, kâmil bir insanı görmenin kazancıdır. Baş gözüyle görmek insani bir ihtiyaçtır. Seyda Alameddin-i el Nurşini Hazretleri bir sohbetlerde insan DNA’sının dokunduğu yerde kaldığı ve insanlara dokunma yoluyla da bulaşabileceğinden bize bahsediyor. Bu da insanlar arasında her türlü haslet ve duygunun geçişine olanak sağlar. Yani Onlarla oturup kalmak Onlardan olmaya bir adımdır. Dolayısıyla bakışın tesiri de bu anlamda düşünüldüğünde manevi basamakların çıkışını kolaylaştırmaktadır. Mürid Mürşid’in nazarıyla ona yaklaşır ve ruhani feyzden kendi makamı ve kabiliyeti ölçüsünde istifade eder. Mürşid nazarı müridin Allah’ın istediği hale bürünmesinde etkilidir. (17.07.2022)
Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri de nazar konusunu idrak etmemiz için bize güzel bir sır verir; “Allâh’ın velî kullarını sev, sevgini belli et ve kendini onlara sevdir ki, onlar da seni sevsinler. Allah Teâlâ her gün ve her gece evliyâsının kalbine yetmiş kez nazar eder. Ola ki bir velîsinin kalbinde senin ismine nazar eder de, seni sever ve günahlarını affeder” (Uludağ, 2023). Allah Teâla’nın bizlere verdiği olan Allah dostlarının kıymetini bize gösteren bu güzel müjde bize kimleri seveceğimizi ve bu sevginin ne kadar kıymetli olduğunu bize gösterir. Burada Allah Teâla Hazretlerinin evliyasının kalbine nazar etmesinden maksat onları ne kadar önemsediği ve sevdiğidir. Seven sevdiğinin hatırına onun gölgesi altına sığınanların hataları görmez affeder inşallah.
Nazarın kaynağı, varlığı çölleşmiş dünyamızı bereketlendiren, yaradılmış bütün Peygamberlerin Efendisi Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde kendinde aslı bulunan Nazarı İlahiyi şöyle anlatmıştır; “Mü’minin ferâsetinden sakınınız! Çünkü o, Allah’ın nuruyla bakar” (Tirmizî, Tefsîr, 15). Allah dostları, bütün işlerini sırrına vakıf oldukları Allah u Teala için yaparlar. Allah Teala için severler. Allah Teala için kızarlar. Nefisleri kâmile erdiği için Allah Teala Hazretlerinin sevmediği dünya adına bir hesapları, Rabbül Âleminin rızasının dışında gizli de olsa, başka bir hedefleri yoktur. Onların nazarları şifa, sözleri deva, meclisleri baştan sona güzellikler ile donatılmıştır. Bu halleri Allah-u Teâla Hazretleri’nin Allah dostları üzerlerindeki yansımasıdır. Onlardaki seziş gücünün derinliği ve üstünlüğü Allah’ın ezele, ebede, kâinattaki her varlığa nüfuz eden mevcudatı kuşatan yönünün Allah’ın bahşettiği ölçüde olmasıdır. Böylece nazarlarının her yönü de böylesi bir kuşatıcılıkla donanmıştır. Müridin hem sûretini hem sîretini kemâlâta erdirme gayesiyledir nazarın yönelişi.
Hazreti Lokman (a.s.) da oğluna o gül meclislerinde oturup kalmanın faydasını anlatmak adına şu öğütleri verir: "Oğlum! Allah'a yönelmiş âlimlerle beraber otur, onların meclisinden ayrılma. Şüphesiz Allah, gökten indirdiği yağmurla kuru toprağı canlandırdığı gibi, nur sahibi âlimlerden çıkan hikmetle de ölü kalpleri diriltir” buyurmuştur. (Muvatta, İlim, 1). Feyz intikali, sadık müridin Mürşid-i Kâmil’ine nazar etmesiyle elde edilir (Selvi, 2021:147). Nitekim hadisi şerifte; "Allah’ın velileri görüldüklerinde Allah'ı hatırlatan kimselerdir" buyrulur (Tefsîrü's-Sâvî, 3:255/256).
Büyük veli Hâkim et-Tirmizi (k.s), irşadla görevli bir veliyi görmenin kazancını şöyle ifade ediyor: “Kâmil insanın yüzünde parlayan Allah’ın nuru, Hakkı arayan kimseye Allah’ın yüceliğini hatırlatır. Böyle bir nuru görmek insanı kötü ve çirkin işlerden alıkoyar” Elinde gül tutan gül kokar, dokunduğu yerde tuttuğu gülden nasibini alır. Bizler de kimlerle oturup kalktığımıza çok dikkat etmeliyiz. Üzerimize bulaşan kokular Rabbül Âleminin hoşuna gidiyor mu? Bizi sevdiklerinin arasına alır mı? Çok dikkat etmek gerekir. Ömrümüz geçip giderken azımızı bereketlendirip Allah Zülcelal Hazretlerinin yanında bizdendir diyebilecek Sultanlar bulmak gerekir. Hazreti Mevlânâ buyuruyor ki: "Hayatın birçok günü geçip gittiyse, olan oldu, biten bitti. Geçmişe teessüf etmenin faydası yoktur. Hali, nazarı dikkate almalı kâmil bir mürşidin elini tutmalıdır. Geçen günlerin hiçe inkilab etmesi ehemmiyetli bir şey değildir. Mürşid-i kâmil ve onun nazar-i terbiyesi var olsun. O sayede matlûp husule gelir" (Topal, 2007: Mesnevi, 16.beyit şerhi).
Seyda Alamettin-i el Nurşini (k.s.) bir sohbetinde bir Allah dostunun nazarının tesirini şöyle anlatmaktadır; İmam-ı Rabbani (k.s); “Bir zatın sohbetine bir anlık iştirak etmek yüzyıl gaflet ile takvaya çalışmaktan üstündür,” der. Çünkü o zatın bir anlık havi olduğu manevi duygu yoğunluğu, o zatın Allah ile olan münasebeti o kadar güçlü ki onun bir anlık nazarı, o nazardaki kuvvet, insanın kalbini bir anda harekete geçirebilir. Kalbi gafletten uyandırmak, kötü sıfatlardan arındırmak, nefsin esaretinden kurtarmak ve yüce Allah'ın zikri ile huzur bulduğu bir hale getirmek dünyanın en mühim fakat en zor ve en gerekli işidir. Bu görev Allah dostlarının nazarıyla bir anda da olabilir, bir ömür de sürebilir. Allah dostlarının diledikleri müridlerine bir terbiye metodu olarak kullandıkları nazar, Rabbimizin izni, inâyeti ve lütfuyla, mânevî olarak büyük yol katettirir. Hidayete vesîle olan irşad yolunun belki de en kısa ve en tesirli yoludur. Seyda Abdurrahman-i Taği (k.s.), Şeyhi Seyyid Sıbgatullah Arvasi (k.s.)’dan şöyle bahseder: “O bir nazara can kurban olsun, o bir nazara cennetin içinde var olan bütün nimetler kurban olsun. Vallahi ben bunca zaman Cenabı Allah’ı, Resulü Ekrem'i yanlış yerde aramışım. Bu manaların canlı tarafı Gavs-ı Hizan’daydı (k.s). Yani kalbimde öyle kıpırdanmalar meydana getirdi ki, kitaplardaki kelimelerin yapamadığını yaptı” (09.04.2015).
Allah dostlarının bir bakışı en hızlı oklardan daha tesirli ve kuvvetlidir. Hedefi tam bulur ve vurur. Onların nazarları sadece insanlara değil bazen bir taşa bazen bir hayvanata denk gelmiş işte o zaman dahi tesiri olmuştur. Bir gün Necmeddin-î Kübrâ (k.s.) Ashab-ı Kehf hakkında sohbet etmektedir. Malum, Ashab-ı Kehf’in “Kıtmîr” adlı köpeği de meşhurdur ve Kur’an-ı Kerim’de dört defa zikredilmektedir. Sohbet meclisinde bulunan Sadeddin Hamevî (k.s.) “Acaba bu ümmette de köpeğe tesir edebilecek bir zat var mıdır?” diye düşünür. Necmeddîn-i Kübrâ (k.s.), kalb gözü ile bu talebesinin düşüncesini anlayıp kalktı ve dergâhın kapısına doğru yürüdü. Ansızın uzaklardan bir köpek çıkageldi. Bir yerde durup kuyruğunu salladı. Necmeddîn-i Kübrâ’nın (k.s.) bakışı köpeğe isâbet edince, köpek derhâl değişti. Kendinden geçme hâlleri görüldü. Yüzünü şehirden çevirip kabristana gitti. Başını yerlere sürüyordu. Hattâ derler ki, nereye gitse, elli-altmış köpek devamlı onun etrafında dolaşırdı. Fakat ulumazlar, havlamazlardı. Hiçbir şey yemezler, devamlı bakılan o köpeğe karşı hürmette bulunurlardı. Sonra kısa bir süre içinde köpek öldü. (URL.1)
Son olarak sözlerimize tasavvuf koridorunun en kıymetli merkezi Nurşin Medresesinin Baş Müderrisi Seyda Alameddin-i el Nurşini Hazretlerinin nazar ile ilgili kıymetli sözleriyle bitirip onların bereketlerinden faydalanmak isteriz; “Bir bakış ve o bakıştan hâsıl olan bir akış ve o akıştan hâsıl olan tesir yapılan ibadetlerden daha müteessirdir” (19.06.2023).
Bir bakışa denk gelmek duasıyla...
Kaynaklar
Tefsiru\'s-Sa\'di (Büyük Boy5 Cilt)Özlü Kur\'an TefsiriAbdurrahman B. Nasır Es Sa\'di9789758810246Guraba YayınlarıTefsirus Sadi Tevhid kitabevi
Nevevi, İ. (2017). Riyazüs Salihin-Hadis-i Şerif Tercümesi. (Ed. Erkam Yayınları). İstanbul, Türkiye: Erkam Yayınları. ISBN: 9789756736005.
Topal, A. (2007). MESNEVÎ’NİN TÜRKÇE MANZUM TERCÜME VE ŞERHLERİ (Turkish Verse Translations and Commentaries of Mesnevi). A. Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 32.
Selvi, D. (2013). Kaynaklarıyla Tasavvuf. Semerkand Yayınları. İstanbul
İLHAN KUTLUER, "DÜŞÜNME", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/dusunme (29.10.2023).
Ebu Hafs Şehabeddin Ömer Sühreverdi. (2018). GERÇEK TASAVVUF. Semerkand Yayınları. ISBN: 9786054491025.
SÜLEYMAN ULUDAĞ, "BÂYEZÎD-i BİSTÂMÎ", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/bayezid-i-bistami (29.10.2023).
URL.1:http://semerkanddergisi.com/rabbani-ogutler)
Dürrü’l maarif/semerkand yayınları/2017/Ahmed Rauf Efendi/17s
TDV İslâm Ansiklopedisi internet sitesinde-nazar kelimeanlamı
Seyda Şeyh Alamuddin-i el Nurşini Hazretleri’nin 26 Şubat 2013 tarihli sohbet kaydı
Seyda Şeyh Alamuddin-i el Nurşini Hazretleri’nin 9 Nisan 2015 tarihli sohbet kaydı
Seyda Şeyh Alamuddin-i el Nurşini Hazretleri’nin 19 Haziran 2023 tarihli sohbet kaydı
.
Comments